Microbiology Laboratory Turkey

Mikrobiyoloji Ile Ilgili Tüm Konuların Kısa ve Öz Anlatımları. Microbiology Lab Information.

Bu Blogda Ara(SEARCH)

MicroLab

18 Ocak 2019 Cuma

Kan Şekeri (Glikoz)

Kan Şekeri (Kanda Glikoz)

Kan şekeri vücudu dolaşan kan aracılığıyla tüm hücrelerin kullanımına sunulan enerji verici bir maddedir. Karbonhidratların sindirimi sonucunda kan dolaşımına katılan kan şekerinin (glikoz) düzeyine; glisemi, normal sınırlardaki glisemiye normoglisemi, normal sınırlarının altındaki glisemiye hipoglisemi, normal sınırlarının üstündeki glisemiye hiperglisemi denir.


Açlık halinde ölçülen kandaki glikoz (şeker) düzeyine açlık kan şekeri denir. Belirli hastalıkların takibinde, son derece önemli bir kriterdir. Düşük ya da yüksek olması sağlık sorunlarına neden olabilir. Kedi ve köpeklerde diabetes mellitusun tanı ve tedavisinde önemi vardır. Ayrıca hipertirodizm veya şiddetli karaciğer hastalıkları gibi glikoz toleransının anormal olduğu durumlarda da kandaki düzeyi önemlidir. Kan glikozu, ruminantların metabolik profillerinin tayininde de kullanılır. 

Yapılan incelemeler çeşitli hormonların karbonhidrat metabolizması üzerine etkili olduklarını ortaya koymuştur. İnsülin hormonu, kan glikoz konsantrasyonunun düzenlenmesinde önemli rol oynar. İnsülin hiperglisemiye yanıt olarak, pankreastan direk kan içine salgılanır. İnsülin salgılanmasına, glikozun dışında amino asitler, serbest yağ asitleri, keton cisimleri ve glukagon hormonuyla neden olur. Epinefrin ve norepinefrin hormonları insülin salgılanmasını engeller.

İnsülin glikoz, glikojen kullanılmasının ve protein sentezinin, yağ sentezinin artmasına neden olarak metabolizmada önemli rol oynayan karaciğer, kas ve yağ dokusu üzerine etki eden bir anabolik hormondur. İnsülin salgılanması kan glikozu tarafından ayarlanır aynı zamanda insülin kan glikoz konsantrasyonunu düzenler.

Kandaki glikoz konsantrayonunun azalması halinde (hipoglisemi) insülin salgılanması azalır. Glikoz konsantrasyonunun artması insülin salgılanmasını arttırır. 

İnsülin eksikliği sonunda meydana gelen hiperglisemi ve glikozüri dokular tarafından glikozun kullanılması ve taşınmasında insülin hormonunun etkisinin bir görünümüdür. İnsülin, normal koşullardan fazla miktarda bulunursa glikoz hücre içine girer ve fosfatlanır çünkü insülin glikokinaz aktivitesini de arttırır.

Ön hipofiz bezinden salgılanan büyüme hormonu ve ACTH (adrenokortikotrop hormon) insüline zıt etki göstererek kan glikozunu yükseltme eğilimindedirler. Büyüme hormonu, yağ dokusundan serbest yağ asitlerini serbest hale geçirerek glikozun bu doku tarafından kullanılmasını inhibe eder.

ACTH böbreküstü bezi kabuğu hormonlarının salgılanmasını artırarak glikoz düzeyi üzerine etkili olur. Böbrek üstü bezi kabuğu hormonlarından glukokottikoidler glukoneojenere yol açar. Ayrıca glikozun ekstrahepatik dokular içinde kullanılışını inhibe ederler. Böbrek üstü bezi medulla kısmından salgılanan epinefrin, hem karaciğerde hem de kasta glikojenin parçalanmasını stimüle eder (uyarır).

Pankreastan sentezlenen glukagon hormonunun salgılanışını hipoglisemi stimüle eder, karaciğerde glikojen yıkımını artırarak kan glikoz düzeyini yükseltir.

Kan glikoz düzeyi beslenme durumuna, hormon düzeyine ve türlere göre değişiklik gösterir. Ruminantlarda kan glikoz düzeyi ruminant olmayanlara göre düşüktür, kanatlılarda ise memelilere göre yüksek konsantrasyondadır.



INSTAGRAM
FACEBOOK 
TWITTER

IMG_8811

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder