Kan Şekeri (Kanda Glikoz)
Kan şekeri vücudu dolaşan kan aracılığıyla tüm hücrelerin kullanımına sunulan enerji
verici bir maddedir. Karbonhidratların sindirimi sonucunda kan dolaşımına katılan kan şekerinin (glikoz) düzeyine; glisemi, normal sınırlardaki glisemiye normoglisemi, normal
sınırlarının altındaki glisemiye hipoglisemi, normal sınırlarının üstündeki glisemiye
hiperglisemi denir.
Açlık halinde ölçülen kandaki glikoz (şeker) düzeyine açlık kan şekeri denir. Belirli
hastalıkların takibinde, son derece önemli bir kriterdir. Düşük ya da yüksek olması sağlık
sorunlarına neden olabilir. Kedi ve köpeklerde diabetes mellitusun tanı ve tedavisinde önemi
vardır. Ayrıca hipertirodizm veya şiddetli karaciğer hastalıkları gibi glikoz toleransının
anormal olduğu durumlarda da kandaki düzeyi önemlidir. Kan glikozu, ruminantların
metabolik profillerinin tayininde de kullanılır.
Yapılan incelemeler çeşitli hormonların karbonhidrat metabolizması üzerine etkili
olduklarını ortaya koymuştur. İnsülin hormonu, kan glikoz konsantrasyonunun
düzenlenmesinde önemli rol oynar. İnsülin hiperglisemiye yanıt olarak, pankreastan direk
kan içine salgılanır. İnsülin salgılanmasına, glikozun dışında amino asitler, serbest yağ
asitleri, keton cisimleri ve glukagon hormonuyla neden olur. Epinefrin ve norepinefrin
hormonları insülin salgılanmasını engeller.
İnsülin glikoz, glikojen kullanılmasının ve protein sentezinin, yağ sentezinin artmasına
neden olarak metabolizmada önemli rol oynayan karaciğer, kas ve yağ dokusu üzerine etki
eden bir anabolik hormondur. İnsülin salgılanması kan glikozu tarafından ayarlanır aynı
zamanda insülin kan glikoz konsantrasyonunu düzenler.
Kandaki glikoz konsantrayonunun azalması halinde (hipoglisemi) insülin salgılanması
azalır. Glikoz konsantrasyonunun artması insülin salgılanmasını arttırır.
İnsülin eksikliği sonunda meydana gelen hiperglisemi ve glikozüri dokular tarafından
glikozun kullanılması ve taşınmasında insülin hormonunun etkisinin bir görünümüdür. İnsülin, normal koşullardan fazla miktarda bulunursa glikoz hücre içine girer ve fosfatlanır
çünkü insülin glikokinaz aktivitesini de arttırır.
Ön hipofiz bezinden salgılanan büyüme hormonu ve ACTH (adrenokortikotrop
hormon) insüline zıt etki göstererek kan glikozunu yükseltme eğilimindedirler. Büyüme
hormonu, yağ dokusundan serbest yağ asitlerini serbest hale geçirerek glikozun bu doku
tarafından kullanılmasını inhibe eder.
ACTH böbreküstü bezi kabuğu hormonlarının salgılanmasını artırarak glikoz düzeyi
üzerine etkili olur. Böbrek üstü bezi kabuğu hormonlarından glukokottikoidler
glukoneojenere yol açar. Ayrıca glikozun ekstrahepatik dokular içinde kullanılışını inhibe
ederler. Böbrek üstü bezi medulla kısmından salgılanan epinefrin, hem karaciğerde hem de
kasta glikojenin parçalanmasını stimüle eder (uyarır).
Pankreastan sentezlenen glukagon hormonunun salgılanışını hipoglisemi stimüle eder,
karaciğerde glikojen yıkımını artırarak kan glikoz düzeyini yükseltir.
Kan glikoz düzeyi beslenme durumuna, hormon düzeyine ve türlere göre değişiklik
gösterir. Ruminantlarda kan glikoz düzeyi ruminant olmayanlara göre düşüktür, kanatlılarda
ise memelilere göre yüksek konsantrasyondadır.
INSTAGRAM
FACEBOOK
TWITTER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder